28.03.2014 21:45
1.ÇALIŞAN: Saat ücreti, prim ya da maaşlı çalışın fark etmez, paranızı sadece çalıştığınız müddetçe alırsınız. Gerçek şu ki, her çalışan çalışma performansının ve şirkete kattığı değerin sadece %25’i kadar maaş alır. Ne kadar iyi olursa olsun. Geri kalan %75, patronunun tatili, yeni arabası için finanse edilir. Bir çalışanın hiç bir zaman hayali olmaz olsa da gerçekleştiremez. Belirli bir zaman veya yıllar sonrasında o kadar çalışması ve koşturması sonrasında hiçbir şey elde edemediğini fark edince de hüsrana uğrar. EĞER ŞUAN SİZDE BİR ÇALIŞAN OLARAK HAYATINIZI SÜRDÜRMEYE DEVAM EDİYOR İSENİZ LÜTFEN EN YAKINLARINIZA BAKIN YILLARCA ÇALIŞTILAR SONUÇLARINI GÖRÜN SİZİN SONUNUZDA ONLARDAN FARKLI OLMAYACAKTIR.
2. İŞ YERİ SAHİBİ: Bütün çalışanların rüyasıdır İşyeri Sahibi olmak. Gerçekte ise, işyeri sahipleri hayatlarını bir kâbusta gibi yaşar. İstatistiklere göre, %90 yeni kurulan işyeri, ilk iki senede iflas eder. Mevcut işyerlerinin de %80’i 5 yıl içinde kapanır. 10 ya da 20 yıldan daha eski kaç şirket tanıyorsunuz? Ve tüm işyeri sahiplerinin de onaylayacağı gibi, hayatınızın kontrolü, işyerinizin elindedir. Haftada 70–80 saat çalışmak, bir işyeri sahibi için az rastlanır bir durum değildir. Yaşam kalitesi ise neredeyse SIFIR. Hastalık, işyeri sahiplerinin varoluş tehlikesi. Bir düşünün:Herhangi bir rahatsızlığınızdan dolayı işyerinizi 6 ay terk etmek zorunda kalsaydınız ne olurdu?
3. YATIRIM ARAÇLARI: Diyelim ki, paranız var yatırım yaptınız iyi bir geri dönüş elde ediyorsunuz. Ancak, öncelikle yatırım yapacak ve bu paranın getirisiyle geçinebilecek ufak da olsa bir servetiniz olmalı. Yazık ki pek çoğumuz böyle bir servete sahip değiliz. Üstelik üretmeden kazanılan paranın da manevi değeri ne kadar olur, tartışılır.